9389,16%1,21
39,12% -0,08
44,83% 0,60
4217,41% -0,09
6745,48% 0,66
İnsan, bazen unutur.
Nereden geldiğini, kimin emanetiyle yürüdüğünü, neyin karşısında sessiz kalması gerektiğini…
Unutur çünkü geçici olanı kalıcı sanır.
Geçici gücü, kalıcı kuvvetle karıştırır.
Oysa her çağın değişmeyen bir hakikati vardır:
Sınırlı olan, sınırsıza hükmedemez.
Ve hiçbir cüz’î irade, kendini ne kadar büyütürse büyütsün,
küllî iradenin izni olmadan bir yaprağı bile kıpırdatamaz.
Bugün bazıları, temsil ettiklerini zannettikleri kalabalıklar üzerinden sonsuz bir güç devşirmeye çalışıyor.
Kimi alkışla besleniyor, kimi suskunlukla.
Ama ne alkış ne sessizlik, mutlak hakikatin yerini doldurmaz.
Çünkü hakikat, kalabalıkla değil; derinlikle vardır.
Ve küllî irade, kalabalıkların değil; varoluşun merkezinde saklıdır.
Görünmez belki ama hüküm ondadır.
İmzayı o atmaz, ama son sözü hep o söyler.
Birileri bu dünyayı kontrol ettiğini sanabilir.
Ama iki cihanın sahibi olan kudret, zamanı geldiğinde
nefsin gölgesini siler, hakikatin güneşini doğurur.
İşte bu yüzden, hiçbir güç yapısı, hiçbir siyasi otorite, hiçbir birey,
ne kadar örgütlü, ne kadar donanımlı, ne kadar organize olursa olsun,
küllî iradenin üstüne çıkamaz.
İzin verilirse yürür, ama
görülürse durdurulur.
Ve o duruş, sessiz olur… ama sonsuz olur.
Küllî irade, insana değil, hakikate bağlıdır..!
Kimileri bunun metafizik olduğunu söyleyebilir.
Kimileri kader der, kimileri ilahi sistem, kimileri sadece tabiatın düzeni…
Ne isim koyarsanız koyun;
küllî olan hep yukarıdan izler.
Ve o bakış, unutanlar için uyarıdır.
Hatırlayanlar için ise rahmettir.
“KÜLLÎ İRADE SİZİ İZLİYOR.
SADECE BURADA DEĞİL…
HER İKİ CİHANDA DA.”
Bu söz, bir hatırlatmadır.
Gölgede yürüyüp güneşi unutanlara…
Yetkiyi ebedî sananlara…
Kendini hakikatin önüne koyanlara…
Milletin kalbi bunu bilir.
Milletin gönlü bunu hisseder.
Ve işte bu yüzden:
“Cüz’î irade, nefsin hükmettiği iradedir;
küllî irade ise hakikatin susmadan yürüdüğü yoldur(çetin ay)