9364,55%0,16
39,40% 0,10
45,45% -0,17
4286,21% 0,05
6927,68% -0,09
Özel röportaj..
Sayın Çetin Ay, dünya ekonomisinin gidişatını nasıl görüyorsunuz?
Dünya, çoktan savaşın gölgesine girdi.
İran-Irak hattı alev aldı.
Petrol, artık sadece bir enerji meselesi değil; bir silah, bir şantaj, bir imparatorluk oyunu.
Batı ambargo masasında, Körfez diken üstünde, Çin sessiz ama hazırlıklı…
Ve Türkiye hâlâ içeride faiz-tarım-sığınmacı tartışmasında boğulmuş durumda.
Ama önümüzdeki altı ay, son on yılın değil, belki de son kırk yılın en büyük ekonomik türbülansına sahne olacak.
Ve bu kez sadece hükümetler değil, vatandaşlar da kendi ekonomilerini kurtarmakla sınanacak.
Soru:
Türkiye özelinde en büyük ekonomik risk nedir sizce..
TÜRKİYE’NİN GERÇEK RİSKİ: DÜNYADAN KOPARAK YOKSULLAŞMAK
Petrol 100 doları geçerse (ki geçecek), Türkiye’nin dış ticaret açığı bir çöküşe döner.
Kredi muslukları kısılır. Enerji maliyetleri artar.
Ama asıl tehlike: gıda ve ulaşım zincirlerinde yaşanacak derin bozulma.
Çünkü bu ülke artık sadece dövize değil, zamana karşı da borçlu.
Oyun artık kurda, faize değil; lojistik ve gıda güvenliğine dönecek.
Soru:
Ekonomi yönetiminin bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz..
EKONOMİ YÖNETİMİNİN HÂLİ: DİREKSİYONDAKİ KİMSE YOLU BİLMİYOR
Bugün ekonomi yönetimi, sadece rakamlarla oynuyor.
Oysa mesele artık faiz değil, ulusal kırılganlık.
Enflasyon kontrol altına alınsa bile, vatandaşın yaşadığı en büyük kriz:
“Alım değil, tutunma savaşı.”
Ama bu savaşı yalnız bıraktığınız halk, günü kurtarmak için değil, yarını terk etmek için yaşar.
Bu da ekonomik değil, sosyal bir çöküştür.
Soru:
Bu koşullarda vatandaş ne yapmalı, neye yönelmeli.
Klasik reçeteler bitti.
Altın al, döviz al, arsa kap… Bunların hiçbiri artık “kurtuluş” değil.
Çünkü yeni kriz, rakamların değil; sistemlerin çöktüğü bir kriz.
İşte size kimsenin yazmadığı ama uygulanabilir 5 kurtuluş adımı:
1. Gıda Enflasyonuna Karşı Ortak Tarım Havuzları Kurun
→ Bir apartman, bir mahalle, bir köy birliği:
Küçük çaplı tarım üretimi ve topluluk temelli gıda depolama sistemi kurulmalı.
Market zincirlerinden bağımsız, mahalle odaklı “gıda kooperatifleri” yaşamsal önem kazanacak.
Bu, aynı zamanda enflasyonun vatandaşı boğmasını engelleyecek direniş ekonomisidir.
2. Borçsuz Yaşama Geçin – “Taksitli Kölelik”ten Kurtulun
→ Telefon, araba, tatil, kredi kartı… Hepsi modern kölelik araçları.
Önümüzdeki 6 ayda faiz şoku yaşanabilir.
Borcu olmayan ayakta kalır.
Borçluluktan çıkamayanlar, yarı özel iflasa sürüklenecek.
Bugün bir şey almamak, yarın evini korumaktır.
3. Elden Para, Elden Altın – Banka Sistemi Değil, Güven Sistemi Kurun
→ Dijital paraya geçişe zemin hazırlanıyor.
Birçok ülke “nakit parayı azaltalım” derken aslında vatandaşın finansal özgürlüğünü yok ediyor.
Vatandaş şimdiden, elden işlem ağlarını, güvene dayalı altın döngüsünü kurmalı.
Bankacılık dışı karşılıklı takas sistemleri yakında hayati hâle gelecek.
4. Şehirden Kaçmak Değil, Şehirde Kümelenmek Gerek
→ Tarım arazisi almaya gücü yetmeyen için çözüm şehirde:
Ekonomik savunma grupları.
Bir apartmanda 10 kişiyseniz, 10 farklı beceriyi paylaşın.
Bir kişi muhasebeciyse biri teknisyen olmalı.
Bu model hem işsizliği azaltır hem üretimi hızlandırır.
Kriz, bireysel değil kolektif çözümlerle aşılır.
5. Yatırım: Arsa Değil, Bağımsız Enerji ve Bilgiye
→ Paranız varsa panel alın, rüzgâr türbini kurun.
Yoksa, öğrenin: Yazılım, elektrik, su arıtma, veri koruma gibi alanlara girin.
Geleceğin parası: enerji + teknik beceridir.
Bilgisi olmayan, başkasına muhtaç kalır.
Üç kuruşluk faiz getirisi yerine, sistem dışı güç kazandıran yatırımlar yapılmalı.
Soru:
Son sözünüz nedir.
UYANIŞ ZENGİNLİKTEN DEĞİL, DAYANIKLILIKTAN GELECEK
Bu krizden zengin çıkmak değil mesele;
Bu krizden parçalanmadan çıkmak mesele.
Ve bu, ekonomi bakanlıklarının değil, halkın aklının işidir.
Önümüzdeki altı ayda tek soru şudur:
Sistemin içinde ezilen mi olacaksın, kendi sistemini kuran mı...
Röportaj: Çetin Ay
BWA Türkiye Başkanı – Uluslararası İş İnsanı