9541,3%-1,65
38,69% -0,19
43,42% 0,15
4012,45% 1,31
6475,39% 0,26
Yazan: Çetin Ay / CEO
Bazı insanlar bir ülkeyi, bazı milletler ise dünyayı temsil eder.
Japonlar, ikincisine giriyor.
Geçtiğimiz aylarda Almanya’nın Düsseldorf kentinde, Japonya’dan gelen bir şirketin çalışanı bir trafik kazasına karıştı.
Şirket, olay büyümeden o kişiyi ülkesine geri gönderdi.
Mahkeme yoktu, medya linci yoktu, zorunluluk da yoktu.
Ama ortada görünmeyen, sesi çıkmayan ama çok güçlü bir şey vardı: Sorumluluk duygusu.
Bir milletin itibarını korumak için, bir birey sessizce sahneden çekildi.
Bu bize neyi anlatıyor?
Yalnızca iyi bir kurumsal refleksi değil…
Bir toplumun ortak vicdanını, kültürünü, terbiyesini gösteriyor.
Bir başka örnek de Türkiye’den:
Osmangazi Köprüsü’nde yaşanan bir teknik arızada, Japon mühendis kendini suçladı ve intihar etti.
Kimse istemedi ondan bunu.
Ama o, “Sorumluluk başkalarının yükü değil, benim onurumdur” diyerek yaşadı ve gitti.
Ders alınması gereken yer tam da burasıdır.
“Karakterli milletler, yalnızca vatanlarını değil, gittikleri yeri de onarır.”
— Çetin Ay
Bugün bazı ülkelerden gelen insanlar, yaşadıkları yerlere saygı değil, sorun taşıyor.
Cinayet işliyor, tacizde bulunuyor, kaçakçılık yapıyor; sonra da kalmak için direniyor.
Hata yapıyor ama özür dilemiyor.
Suç işliyor ama pişmanlık duymuyor.
Böyle bir dünyada Japonlar hâlâ bize, insan kalmanın ne demek olduğunu sessizce anlatıyor.
Slogan atmıyorlar.
Reklam yapmıyorlar.
Sadece doğru olanı yapıyorlar.
Çünkü onların milliyetçiliği nutuklarda değil, davranışlarda saklı.
Bazı milletler vardır; gittiği yere sadece bayrağını değil, kültürünü de götürür.
Bazıları ise gittiği yeri kendi karanlığına boğar.
Japonlar bir milleti temsilen değil, bir insanlık anlayışını temsil ederek yaşıyor.
İşte bu yüzden, sadece teknoloji değil; ahlak ithal etmek gerek bazen.
Çünkü kalite ithal edilir; ama karakter doğuştan değil, kültürden gelir.
Ve şunu da unutmayalım:
Japonlara saygı duymamak, insanlığa haksızlıktır.