9668,36%1,33
38,81% -0,09
43,67% 0,71
4036,63% 0,90
6550,35% 0,00
Ama asıl soru şu:
Muhalefet bu süreçte gerçekten mücadele mi ediyor, yoksa iktidara farkında olmadan zaman mı kazandırıyor?
19 Mayıs’ta İzmir’de yapılan miting, kâğıt üzerinde bir “demokrasi şöleni” gibi yansıtıldı. Kalabalık vardı, sloganlar yüksekti, alkışlar gürdü.
Peki sonra?
Sonrasında herkes evine döndü.
İktidar kaldığı yerden baskıya, yargı kaldığı yerden susturmaya, ekonomi kaldığı yerden çöküşe devam etti.
MİLLETİN ÖFKESİNE KELEPÇE Mİ TAKILIYOR?
Toplum nefes alamıyor. Enflasyon bir yanda, baskı öte yanda. Gençler umutsuz, emekliler çaresiz, işçiler güvencesiz.
Ama muhalefet hâlâ “ılımlı ton” peşinde.
İktidar adaletle değil tehditle yönetiyor.
Ve siz hâlâ “kutuplaşmayalım” diyorsanız, bu milletin feryadını bastırmakla meşgulsünüz demektir.
Mesele sokak çağrısı değil.
Mesele, sokakta fısıldayanın bile duyulamadığı bir rejimde, kürsüde konuşanın niyetidir.
ERDOĞAN BU MUHALEFETTEN RAHATSIZ MI, MEMNUN MU?
Sorusunu net soralım:
Bu mitingler Erdoğan’ı tedirgin mi ediyor, yoksa rahatlatıyor mu?
Çünkü kontrollü tepkiler, yönlendirilmiş mitingler, sistemin sınırlarını zorlamayan açıklamalar, iktidar için oksijen tüpü gibidir.
Erdoğan kaostan değil, kontrolden çıkan halk hareketinden korkar.
Muhalefet ise Erdoğan’ın çizdiği sınırların dışına çıkmaya cesaret edemiyorsa, bu halkın umudu değil, sadece düzenin yedek lastiğidir..
YA GERÇEK BİR DURUŞ, YA DA TARİHTE BİR NOT
Bugün muhalefet yolun çatallanmasındadır:
• Ya bu milletin bastırılmış çığlığına yön verir,
• Ya da sisteme entegre olup iktidarın ömrünü uzatır.
Orta yol yok.
Bu millet “gazı alınmış kalabalıklar” olmaktan bıktı.
Millet artık kararlılık görmek, somut adım duymak, dirayetli duruş izlemek istiyor.
UBA HABER