10941,79%3,14
41,93% -0,15
48,75% -0,23
5539,53% -0,59
9439,52% -0,12
Ama bugün çıplak bir gerçek önümüzde duruyor: Herkes endişeli, herkes kaygılı. Endişe adeta ortak paydamız oldu.
Atatürkçüler endişeli, cemaatler endişeli.
Din adamları endişeli. Dinliler endişeli, dinsizler endişeli.
Gençler endişeli, öğrenciler endişeli, çocuklar endişeli.
Öğrenci de öğretmen de endişeli.
Aileler endişeli, bekarlar endişeli, engelliler endişeli.
Köylü endişeli, şehirli endişeli.
Esnaf, çiftçi, işçi, memur endişeli.
Sağlık çalışanı, akademisyen, gazeteci endişeli.
Emekliler endişeli, EYT’liler endişeli, kiracılar endişeli, yoksullar endişeli.
Zengin endişeli, fakir endişeli.
İş insanı endişeli, alacaklı endişeli, borçlu endişeli.
Sanatçı endişeli, bürokrat endişeli.
Çocuğunu yurtdışına okumaya, çalışmaya gönderen endişeli; gönderemeyen de endişeli.
İktidar kaygılı, ana muhalefet kaygılı, diğer muhalefet partileri de kaygılı.
Kürt endişeli, Türk endişeli.
Sünni endişeli, Alevi endişeli.
Laz endişeli, Çerkez endişeli.
Yargı mensubu endişeli, polis endişeli.
Suçlu da endişeli, sanık da endişeli, hâkim de endişeli.
Hapisteki endişeli, dışarıdaki endişeli.
Çalışan endişeli, işsiz endişeli.
Okuyan endişeli, okumayan endişeli.
Ahlaklı endişeli, ahlaksız endişeli.
Hırsızlar bile endişeli.
Mali mülkü çalınanlar zaten endişeli.
Endişe artık sokaktaki lambalar gibi her yerde yanıyor.
Türkiye’nin düşmanları mutlu.
Bölmek isteyenler mutlu.
Kutuplaştırmadan beslenenler mutlu.
Fakirleşmeden çıkar sağlayanlar mutlu.
Spekülatörler, tefeciler, fırsatçılar mutlu.
Aşırı uç ideolojiler, terör örgütleri, suç şebekeleri mutlu.
Kaosla reyting devşiren provokatif medya mutlu.
Karanlıkta iş tutan rantçılar mutlu.
Bir ülkede Atatürkçü de cemaat de, zengin de fakir de, Kürt de Türk de aynı anda kaygılıysa; orada istikrar arayışı vardır. Bir ülkede öğrenci de öğretmen de, polis de suçlu da, hâkim de sanık da, hapisteki de dışarıdaki de aynı kaygıyı yaşıyorsa; orada adalet beklentisi konuşulur. Bir ülkede işi olan da işsiz kadar endişeliyse; orada geleceğe dair belirsizlik tartışılır. Bir ülkede iktidar da muhalefet de aynı anda kaygılıysa; orada huzur ihtiyacı daha yüksek sesle dile getirilir.
Bugün öyle bir noktadayız ki; korkmadan yazan endişeli, yazamayan endişeli. Okuyan da endişeli. Bu ülkenin gerçeği tam da buradadır: Kalemi tutan da, kalemi okuyan da aynı kaygıyı yaşıyor.
Ama işte tam da bu yüzden görevimiz açıktır: Endişeyi büyütmek değil, umudu büyütmek. Kutuplaşmayı körüklemek değil, birliği çoğaltmak. Korkuya teslim olmak değil, geleceğe sarılmak.
Çünkü bu topraklar bize miras değil, emanettir. Ve bu emanetin tek koruyucusu ne Atatürkçülerdir, ne cemaatlerdir, ne partilerdir, ne zenginlerdir, ne fakirlerdir. Bu emanetin koruyucusu hep birlikte biziz.
Herkes endişeli olabilir. Ama bu milleti ayağa kaldıracak güç yine bu milletin birliğidir.
Ben bu topraklara aitim. Bu topraklarda doğdum. Bu ülkenin her bir ferdine güveniyor ve inanıyorum.
Bu vatanın evladı, milletini seven bir insan olarak söylüyorum: Ömrüm boyunca kutuplaşmaya değil, birliğe çağırdım. Çünkü biliyorum: Bu ülkenin gücü ayrışmada değil, omuz omuza veriştedir.
Çetin Ay
Bwa Başkanı