Devletleri yıkan her zaman savaşlar veya krizler değildir.
En tehlikeli silah çoğu zaman görünmezdir: ALGI VE İLİŞKİ...!
İlişki, yanlış kullanıldığında milletlerin damarlarına enjekte edilen zehirdir.
Sessiz işler, yavaş öldürür.
Topları, tankları susturur; bir kahve masasında kurulan dostlukla imparatorlukları çökertir.
Afrika'da hakimin tokmağından önce telefon çalar; adalet dosyalardan değil, bağlantılardan akar.
Kanun kitapları kapanır, kapılar ilişkilerle açılır.
Adalet, bir fısıltıyla infaz edilir.
Adaletin öldüğü yerde devletin mezarı kazılır.
Çalışmak değil, "adamını bulmak" kural olur.
Üniversite birincisi işsiz kalır; sıradan ama ilişkili olan kürsüye çıkar.
Bilgi gömülür, torpil ödüllendirilir.
Eğitim, bir merdiven değil; bir dekor haline gelir.
Afrika'da seçim sandığı halk için değil, çıkar grupları için kurulur.
Projeye gerek yoktur; lidere bağlılık yeterlidir.
Siyaset, halkın değil, çevrelerin tiyatrosuna dönüşür.
Perde kapanmaz; seyirci susturulmuştur.
Bir insanın sırtını kime dayadığı, kim olduğundan daha önemlidir.
Çalan korunur, haklı olan yok edilir.
Hırsızlık meşru, liyakat lüks hale gelir.
Vicdan, toplumun mezarlığına gömülür.
İlişki, görünmez baltadır; kini büyütür, dini böler, dili parçalar, toplumu kutuplara ayırır ve sonunda devleti parçalar.
Latin Amerika'da mafya siyasetin gölgesinde yükselir, sadakat diplomanın önüne geçer.
Asya'da yolsuzluk sıradanlaşır.
Afrika'da kabile bağları, adaletin yerine geçer.
Haritanın neresine bakarsanız bakın:
İlişki yozlaştığında devlet çürür, toplum çürür, insan çürür.
Bu çağın adı ne monarşi, ne sosyalizm, ne kapitalizm, ne demokrasi…
Bu çağın adı: Algı ve İlişki Çağı.
Toplumları çürüten görünmez düzen.
İlişki, toplumun ruhunu çürütür.
Kimse artık "çalışırsam kazanırım" demez; "adamımı bulursam kurtulurum" der.
Umutsuzluk yayılır, gençler ülkelerini terk eder.
Kalanlar susar, çünkü bilirler ki ilişkisi olan dokunulmazdır.
Afrika'da toplum bazen farkında olmadan kendi çürümesine alkış tutar.
Bu düzen yolsuzluğu normalleştirir, adaletsizliği meşrulaştırır, kötülüğü sıradanlaştırır.
İlişkiyi yok etmek mümkün değildir; insan ilişkisel bir varlıktır.
Ama yozlaşmış bağları kırmak şarttır.
Şeffaf kurumlar, liyakat esaslı atamalar, hesap verebilir yöneticiler olmadan gerisi boş sözdür.
İlişki doğru kullanılmazsa en büyük ihanet, en büyük işgal, en büyük çürümedir.
Bir toplumun düşmanı dışarıdan değil, içeriden gelir.
Ve o düşmanın adı kısadır: ilişki.
Sadakatin diploma yerine geçtiği yerde gelecek inşa edilemez.
Liyakat bir milletin onurudur.
Ve ilişkiyi adaletin önüne koyan toplum, kendi onurunu mezara gömer.
İlişki laneti kırılmadıkça hiçbir toplum özgürleşemez, hiçbir adalet yerini bulamaz, hiçbir gelecek kurulamaz.
Çetin Ay
Avrupa–Türkiye Stratejik İş Dünyası Lideri